artwork

Jim Carroll: “Ben” çağında “biz”i düşünmek…

9 yıl önce

0

Jim Carroll, Bartle Bogle Hegarty’den ayrılırken eski günlerine bakıyor. Bu değerlendirme sonucunda bireysellik çağında “biz”e dikkat çekmenin gerekli olduğunu söylüyor.

1975 yılında Muhammed Ali bir grup Harvard öğrencisiyle sohbet etmek üzere davet edilmişti. Kalabalıktan biri, “Bize bir şiir oku Muhammed!” diye seslendi. Bir an için durdu, başını yukarı kaldırdı ve şöyle dedi: “Ben. Biz.”

Bu beyit, yazılmış en kısa şiir olma özelliğinde başı çekenlerden (“Fleas. Adam had ‘em” ve “I, Why?” ile beraber).

Ali’nin şiirini özellikle beğeniyorum; çünkü iki temel soruya değiniyor: “Ben kimim?”, “Biz kimiz?” Çoğu zaman bu ikisinin en önemli iki soru olduğunu düşünüyorum.

Kariyer, aynı zamanda insanın kendini keşfettiği bir yolculuk. Güçlü yanlarım ve zayıflıklarım neler? Değerlerim, zevklerim ve inançlarım? Stres altındayken ve cesaretlendirildiğimde, takım içindeyken ve yalnız başıma işimi nasıl sergiliyorum? Daha önce de çeşitli yerlerde belirttiğim gibi liderlik en iyi, kendisinin en gerçek gücünü tanımlayabilen ve onu yükseğe çıkarabilen insanlar tarafından sergileniyor. Benim için liderlik “güçlendirilmiş ben”dir.

“Ben” çağında “biz”i düşünmek

Fakat “Ben kimim?”, yukarıdaki iki soru arasında cevaplanması en kolayı olabilir. Bugünlerde sürekli öğretilen şeyler; farkındalık, kendimizi gerçekleştirme ve kendimizi ifade etme. 360 derece, iki yönlü değerlendirmelerimiz var. Farkındalıklarımızla ve geri dönüşlerle tıka basa doluyuz. “Ben çağı”nda yaşıyoruz.

Peki ne sıklıkta tam anlamıyla “biz”i düşünüyoruz? Geçmişte “biz”; sınıf, ırk, bölge ve din kavramlarına göre tanımlanırdı. Ama şu anda durum görüldüğü gibi bundan daha karışık bir hâl aldı. Benim “Biz kimiz? sorusuna cevabım, zamana ve bakış açıma göre değişti.

Biz, müzisyen “inek” çocuklardık. Essex ve NME idik. Katolik suçluluk ve postmodern ironiydik. Biz kenar mahalle çocuklarıydık ve Prosecco içen sosyalistlerdik. İkinci el kıyafet ve üçüncü-XI futboluyduk. Kilimli pub, kremalı turta ve ayaklarıyla dans edenlerdik. Biz Londra’ydık. Sanatçı tayfasıydık, The Guardian, Radio 4 idik.

Benzer şekilde profesyonel “biz”im de gelişti. Biz John, John ve Nigel’in takımıydık. Dinlenmek bilmeyen, hevesli, ağırbaşlı insanlardık. Marka odaklı, ileriye bakan yaratıcılardık. Bass Weejunslar, 501ler, MA-1’dik. Soho’yduk, siyah ve çeliktik (black and steel). Geniş ve yüzeysel planlamacılardık. Biz komik, akıllı ve güzel olan işlerdik. Gwyn ve Jim’dik. Şarkı söyleyen bir ajanstık, umursayan, ilgilenen bir ajans. “We hung on, we rolled with the punches” (şarkı sözü: Bekledik, yumruklarla ilerledik/yürüdük). Pozitif, iyimser, kolejliydik. Kahkahalar atardık.

Düşününce benim için en mutlu zamanlar, yoğun bir “biz” hissine sahip olduklarımdı, bir amaca hizmet eden güçlü bir kültürün parçası olarak hissettiğim zamanlar. Peter Drucker, “Kültür, kahvaltısında stratejiyle beslenir” derdi. Haklı olduğuna eminim. Gerçekten de benim için kültür stratejidir.

“Senlik benlik bitip de kuruldu muydu bizlik”

Belki de kendimize sormayı denememiz gereken bir sorudur bu: Yalnızca “ben kimim?” değil, “biz kimiz?”. Benim grubum kim, ekibim, takımım, ahalim kim? Benim jenerasyonum kim? Biz neye inanıyoruz? Bizi tanımlayan nedir? Ajans olarak, disiplin olarak, takım olarak? Bizi önceki nesillerden ve diğer herkesten farklı kılan nedir? Nasıl bir etki bırakabiliriz? Bizim mirasımız ne olacak?

Sanıyorum ki kariyerlerimizin çok esnek, bağlılığımızın geçici olduğu; bireyselliğin, güçlenmenin önem kazandığı modern çağda “biz”i geliştirmek zor olabilir. Ben yine de bireyselliğin ve birlikteliğin çakıştığı bir nokta olduğunu düşünüyorum.

Her reklam ve sosyal başarı, içinde barındırdığı bireylerin potansiyelinin farkına varma yeteneğine göre tanımlanacak. İnsan sermayesinin farkında olmak, sürekliliği yaratmak     -insani boyutlarda- şu anki öncelikler. Geleneksel ast-üst liderlik anlayışı, açık biçimde içinde bulunduğumuz iletişim ağı çağına giderek daha az ayak uyduruyor.

Modern iş hayatının geniş tabanlı, çeşitli liderlik biçimlerinin bütünleştiği kültüre yönlenmesi gerekir.

Veya Ali’nin kısa ve öz şekilde belirttiği gibi, “Ben. Biz.”

 

Jim Carroll

Bartle Bogle Hegarty Eski Başkanı

 

Bu yazı, Campaign Türkiye’nin Mayıs 2015 sayısında yayımlanmıştır.

Senin için
Tümünü göster
Netflix Türkiye’ye karşı ayaklanma

Aynı yüzler, aynı hikayeler, aynı kalemler…...