artwork

Bilgece kaybedenler ve çözümler üzerine

9 yıl önce

0

SXSW, konferanstan öte geleceğin, içeriğin ve teknolojinin, yaratıcılığın farklı disiplinlerinin şaşkınlık ve hayranlık içinde takip edildiği bir etkileşim alanı. Herkes kendi alanına ve buradan ne almak istediğine göre farklı aydınlanmalar yaşıyor. Herkes gittiğinde başka tatlar alacaktır ama ben size benim SXSW’imden bahsedeceğim.

Önce yazının başlığı da olan bilgece kaybetmek konusuna değineyim… Erken ama çokça yapılan hata, sonuçlarını analiz etme ve sonraki projede hatalar listesine göz atmak, başarılı iş modelleri yaratmanın temel prensipleri. Evernote’un CEO’su Phil Libin, Google X’in kaptanı Astrol Teller aynı mesajı veriyor. Google’ın en gizli projelerini yaparken bu prensipten beslendiğini üstüne basa basa anlatıyor. Glass’tan sürücüsüz araçlara kadar yaptıkları hataları büyük bir gururla anlatıyor. Sınırları zorlamayı, hata yapmaya olanak tanımayı ve onlardan anlam çıkarmaları gerektiğini bizlere anlatıyor.

Marshmallow Challenge deneyini anlatan “The Creator’s Code”un yazarı Amy Wilkinson da bunu anlatıyor. Gruplara 20’şer spagetti çubuğu, bant, ip ve birer marshmallow veriliyor. Amaç marshmallow’u yerden maksimum yüksekliğe çıkarabilmek. Beklendiği gibi mühendisler iyi sonuç çıkarıyor. İşletme öğrencileri oldukça kötü; çünkü planlamaya, organizasyona ve tartışmaya çok zaman harcıyor. Peki en başarılılar? Anaokulu öğrencileri. Neden? Çünkü hata yapmaktan endişe etmiyorlar. Boşa zaman harcamadan, marshmallow’ların etrafında konuşmadan korkusuzca işe koyuluyorlar. Her çalışmayan denemenin tecrübesiyle kısa zamanda çözüme ulaşıyorlar. Rakamlar mı? Mühendisler ancak 50 santimetreye kadar çıkabiliyor, oysa ki anaokul öğrencileri 63 santimetrenin altına inmiyor.

Kickstarter ve Start up’lar üzerine…

Etkinliğin belki de en etkileyici alanı bu. Yüzlerce kickstarter, start-up ve bu şirketlerle sürekli etkileşim halinde olan teknoloji şirketleri burada. Özellikle İsveçli start-up şirketlere ve Japon kickstarter’lara müthiş bir ilgi vardı. Japonların olağanüstü ürünlerini yaratırken yaşadıkları coşkuyu büyük bir içtenlik ve mütevazilikle anlatmaları etkileyici.

Yaptığımız sohbette, 2 yıl önce fabrika kazasında kolunu kaybeden Bay Morikawa, Handii adını verdikleri robot protez kolunu büyük bir gururla gösterdi. Kas ve sinirlerin üzerindeki sensörlerin, akıllı telefonuna kablosuz sinyaller göndermesi ile protez kolu ve eli adeta insan gibi hareket ediyor. Aynı zamanda standart bir kolun yapabildiği her şeyi rahatlıkla öğrenebiliyor. Parmakları pet şişeden kutu kolaya farklı boyut ve tasarımdaki materyali algılıyor, kavrıyor ve istediği yere koyup bırakabiliyor.

Yapay zeka üzerine…

SXSW’in uzun vadeli gelecek projeksiyonu yapan en ilginç teması yapay zeka ve biyoteknoloji.

Martine Rothblatt… Amerika’nın en güçlü 25 iş insanından birisi. Sahip olduğu şirketin yapay zekaya sahip projelerinden biri olan BINA48 (aynı zamanda ölen eşinin ismi) yarı vücuda sahip insan görüntüsünde bir robotu anlatıyor.

Rothblatt önümüzdeki 20-30 sene içerisinde bilincin vücuttan ayrılabileceğini, nasıl olacağını ve ne faydalar sağlayacağını anlatırken oldukça kararlı, dinleyen 1500 kişiden fazla katılımcı ise bir o kadar şaşkındı. Zihin klonlaması ile dijital versiyonlarının hazırlanmasını, bunun bir yazılım ile gerçekleşebileceğini ve insanların sonsuz yaşamdan faydalanabileceğini anlattı. Tüm anılarımızı biriktirdiğimiz, anlattığımız medya kanalları bunun pilot çalışması olabilir mi? Korkutucu ve derin olsa da nereye doğru gittiğimizi anlamamız açısından bize rehber oluyor.

Neyi nasıl yapamayacağımızı öğrendik

Nörobilimci Peter Trainor, yapılan araştırmalara göre beynin iki tip problem çözme alternatifi olduğunu söylüyor. Doğrusal olanları çözmek, her zaman yaptığımız işi daha hızlı yapmamıza yardımcı olurken yaratıcılık katmıyor. Zihnin isteği ise doğrusal olmayan problemleri çözebilmek. Farklı çözümler üretmek, belirsizliği belirli hale getirmek, zihnin gelişimine maksimum katkı sağlıyor. Konuşmacıların, iş sahiplerinin en önemli özelliği bilgece kaybetmek ve karmaşık problemleri çözmek için çaba sarf eden yapılarının ve enerjilerinin olmasıydı. Yaratıcılık ve bu potansiyeli geliştirmek, hepimizin içinde var. Her ne alanda yaratıyor, üretiyor veya yönetiyorsak bu gelişimi ve ilhamı yakalamanın kaynağı yine bizde.

 

Doruk Yılmaz

Turkcell Yaratıcı işlerden Sorumlu Pazarlama İletişim Müdürü

 @drkylmz 

Bu yazı Campaign Türkiye Niasn 2015 sayısında yayınlanmıştır.