artwork

“Ben geri kafalıyım”

10 yıl önce

0

Murat Çolakoğlu jetonlu telefonları, kasetleri, dantelli televizyonları gören kuşağı “Geçiş Kuşağı” olarak tanımlıyor ve “dijital” back-up’lı “fiziksel” yaşamdan bahsediyor.

1994 senesinde elime ilk cep telefonumu aldığımda ağırlığından cebimde taşıyamıyor, pahalı olduğundan SMS atmıyor, arayacağım kişileri de kısaca arayıp kapatıyordum. Şimdi elimde, o zamanlar sadece insanlara has bir sıfat olduğunu düşündüğüm ve kendisi için kullanacağım aklıma bile gelmeyecek olan “akıllı” denilen bir telefon tutuyorum.

Uçak onca ağırlığına rağmen nasıl uçuyor diye hayran hayran bakarken “cloud” denilen görünmeyen bir yerlerde resimler ve akla gelebilecek muhtelif özel bilgimin saklanabileceği fikri beni rahatsız ediyor.

Dantelli TV’den akıllı TV’ye

Başköşede duran üzeri dantel örtülü televizyonun kanalını (kanallarını diyemiyorum) babamın komutuyla gidip elimle değiştirdiğimi hatırlarken yine “aklı” insanlara ortak koşulan ve belki artık televizyon denmemesi gereken, sehpanın üzerinde değil duvarda asılı cihazın ses komutumla açılması-kapanması, oturduğum yerden elimin hareketiyle kanal değiştirmesini sindirmeye çalışıyorum.

Jetonlu telefondan uçakta internete

Arkadaşlarımı aramak için bakkala jetonlu telefona ulaşmak için yürüdüğümü hatırlarken uçakta internete bağlanıp, elektronik postalarımı kontrol ettiğimde “yok artık, burada da mı rahat yok?” diyorum.

Adres bulmaya çalışırken “bakkal” ya da “kuruyemişçi” bakınırken, şimdi elimdeki telefonun “hedefe ulaştınız, aracınızı park edin” demesine sinir oluyorum.

Kasetten tablete

İstediğim şarkıyı tekrar dinlemek için kaseti başa sardığım günleri anarken, tabletten seçtiğim şarkı ya da klipleri televizyona (ya da adı her neyse) bir el hareketiyle gönderip izlediğimde mutlu oluyorum.

Doğum günümde gelecek bir arkadaş telefonu çok kıymetliyken şimdi önüne gelen bankanın, tüy dökücü krem ya da gergedan boynuzu tozu satan şirketin, bilimum sigorta veya check-up satan iş yerinin bana kutlama mesajları atmalarına uyuz oluyorum.

Kadıköy’deki mağazaları tek tek dolaşıp ucuz olanı aradığımı bilirken, şimdi AVM’ye girdiğimde “hoş geldiniz mağazamızda indirim reyonuna uğrayın” SMS’i almaktan “bazen” memnun oluyorum.

Müşterilerim bana bir soru sormak için siyah-beyaz (ya da yeşil-siyah) ekranlı bilgisayarlarında önce bin bir zahmetle dertlerini yazıp sonra faks çekip sonra da faks elinize ulaştı mı diye aramışlarken şimdi Rusya’daki müşterimin aynı şey için 1 dakika harcamasına artık “pes” diyorum.

Dönem ödevi için kütüphaneye gidip Ana Britannica’dan fotokopi çektirmişken kızımın dönem ödevini evde renkli yazıcıyla hazırlamasına yardım ettiğimde bir an dalıp gidiyorum. Tatil sonrası 36’lık iki rulo fotoğraf bastırırken “nasıl çıktık acaba?” diye merakla bir hafta beklerken, şimdi tatilde çektiğim 450 poz fotoğrafı internete bağlanıp evdeki bilmem kaç terabayt akıllı bir makineye yüklediğimde “ohhh!” diyorum.

Geçiş Kuşağı’nın şansı

Benim hissiyatımda olanlar ile muhtemelen yaşlarımız yakındır. İnsan bilimciler bu kuşağı nasıl adlandırır bilmiyorum ama ben bizim kuşağımızı “Geçiş Kuşağı” olarak tanımlıyorum. Yerine göre; yoklukla varlığı, iptidailikle teknolojiyi, taş devriyle uzay çağını, kısacası teknolojik sıçramayı gördük. Ve ben bunun bir şans olduğunu düşünüyorum.

Zira, tatil resimlerimi sayıları çok olsa bile bastırıp albüme koyuyorum, kaset ya da long play den gelen ses ile CD kalitesini karşılaştırabiliyorum, VHS ile Blu-Ray farkını görebiliyorum, mobil telefonum bozulduğunda ya da geçici olarak internet kesildiğinde “dünyadan kopmuşluk” hissine kapılmıyorum, tablete ihtiyacım olmadan hala çantamdan çıkartıp kitabımı okuyabiliyorum, elimdeki mobil telefona sürekli bakmadan metroda insanları seyredebiliyorum. Yani bana göre “dijital” back-up’lı “fiziksel” yaşıyorum.

Bu arada, tatile gittiğini bildiğim sevgili Burçin yazımı dergiye henüz göndermediğimi fark etmesin diye dua ederken bir yandan İzlanda’da olduğunu Facebook’tan görüp  “tamam, daha zamanım var” demeyi çok sevdim.

İtiraf ediyorum. Ben geri kafalıyım!

 

Murat Çolakoğlu

PwC Türkiye Şirket Ortağı

Eğlence ve Medya Sektör Lideri

@mcolak001

 

Bu yazı Campaign Türkiye’nin Nisan 2014 sayısında yayınlanmıştır.