AVM’ciler neden reklam vermez?

Şimdilik işler tıkırında, AVM’ler (alışveriş merkezi) dolup dolup taşıyor… 2012’de AVM’lere toplam 1.5 milyar ziyaretçi bekleniyor. Bu ziyaretçilerin harcayacağı para 50 milyar lira.

Böyle bir sektör niye reklam versin ki?

Hafta sonları otoparklarında yer yok, sinemalar full dolu, yemek katında masa bulanlar şanslı…

Peki ya işler tersine dönerse?

Geçen ay İstanbul’da işçilerin öldüğü AVM inşaatındaki kazada rüzgarın kolayca tersine dönebileceğini gördük. Meğer pusuda bekleyen ne çok AVM düşmanı varmış. Bu kaza sonrası hemen her toplum kesimi AVM’lerin yaşattığı kentsel travmaya bir lanet okudu. Gerçekten de şehrin tam ortasına kurulup mahalle bakkalının belini kıran, trafiği alt üst eden bu kale gibi binalar hiç de sevilmiyormuş. Eğer AVM’ler bu kitlesel tepkiyi zamanında görüp kendilerini topluma (müşterisine) iyi anlatamazsa günün birinde üzülerek “ben demiştim” yazısı yazabilirim.

Mesela kapısında ambulans bekleyen ya da bünyesinde doktor bulunduran AVM görmedim (Varsa reklamınızı yapın, ayrışın). Binlerce kişinin girdiği bir yerde elinde telsizli o kadar adam varken biri yürüyen merdivende yere yığılırsa vay halinize…

AVM’lerin tek tek imaj reklamı vermesi pratikte elbette kolay değil. Fakat AYD (Alışveriş Merkezi Yatırımcıları Derneği) ya da AMPD (Alışveriş Merkezleri ve Perakendeciler Derneği) gibi çatı örgütleri zaten bu sektörün tamamını kapsıyor.

AVM’lerin düşman olmadığını, organize perakendenin ‘ihtiyaç’ olduğunu akıllıca bir iletişimle anlatmak için geç kalıyorsunuz.

Emin olun gazete ve TV’ler yeni bir AVM skandalı yazmak için tetikte. Çünkü güvenli havası ile herkesin hayatına ‘değen’ bir konumdasınız. Basınımız da, böylesine güçlü ama kendileriyle temas kurmayan yapılara “ayar vermeye” bayılır.

Roche Türkiye CEO’sunun gidişi ve dünya sigara devleri aleyhine yapılan haberleri hatırlayın…

Levent Ertem
Campaign Türkiye Yayın Danışmanı

[arrowlist]

• Bu yazı Campaign Türkiye’nin Nisan sayısında yayınlanmıştır.

[/arrowlist]