Sebile Ölmez: Tüketici reklamın hepsine karşı

Influencer marketing’in 2017’nin yükselen değeri olduğu ortada. “Türkiye’de markalar influencer’larla çalışma fikrini kavradı mı? Marka iş birliklerinde yaşanan zorluklar neler” gibi soruların cevaplarını PR ajansları, influencer ajansları ve önde gelen influencer’larla görüştük.

Sebile Ölmez

Sebi Bebi

Markaların influencer’larla çalışma fikrini hala yeterince kavramadıklarını düşünüyorum. Hala eski reklam alışkanlıklarına göre hareket etmek isteyenlerin çoğunlukta olduğunu söyleyebilirim. Çoğu zaman içerikleri doğal akışımızda kendi standardımızda istediklerini belirtip sonrasında revizyonlarla yine sevilmedik bir advertorial içeriğine dönüştürebiliyorlar. Bu da genelde yaratıcı ekipten değil de üst düzey yöneticilerden kaynaklanıyor.

Eskiden YouTube dünyasını ve güzellik dünyasını yeniden keşfediyorduk ama artık herkes dilediği her bilgiye anında ulaşabiliyor. Bu da artık sizi özel kılmıyor. Bu nedenle daha kaliteli içerik hazırlamanız gerekiyor. Influencer’lar milyonlara ulaştığında özel bir şeyler yapmak da zorlaşacak. Türkiye ve dünyada eğlence, mizah komedi tarzında içerikler daha çok talep görüyor.

Yeni jenerasyon ile eski jenerasyon influencer’larla arasında o kadar uçurum görmüyorum. Hala içerikler ve tarzlar birbirine çok benziyor. Bizim dönemimizde cesur olan bizlerdik sadece. Şimdi herkese o cesareti verdik.

Markaların genelde reklam tadında içerik talepleri olmasından hoşlanmıyoruz. Bunun dışında tarihler konusunda çok ciddi sıkıntı yaşıyoruz. Özellikle uzun süreli işlerde. Söz verilen ya da anlaşılan tarihe video onayı ya da içerik talebi gelmediğinde başka markaların içeriklerinin de gecikmesi veya denk gelmesi nedeni ile bir video yayınlayacakken dört video yayınlamak zorunda kalıp takipçileri rahatsız edebiliyoruz.

Tüketicilerin çok ciddi bir kesimi kaç adet olursa olsun reklamın hepsine karşı. Tüketici gizli reklamı ayıramadığından siz dürüstçe reklam olduğunu belirttiğinizde bundan hoşlanmıyor. Sizi dünya ile, reklam yapmayanlarla kıyaslamaya başlıyor. Ancak bunu önlemenin hiçbir yolu yok maalesef. İstediğiniz kadar reklam yazmak mecburi deyin, aksini yapmak isterseniz yani reklam olduğu halde belirtmezseniz bunu ispatlamak imkansız. Tüketici son derece haklı. Artık Instagram’ın bile istatistikleri sayesinde kimlerle etkileşime giriyorsunuz, hedef kitleniz kim, hangi ülkelerden takip ediliyorsunuz bu ölçülebiliyor. Firmalar artık bizden demografi, izlenme ortalaması gibi bilgileri rapor olarak istiyor ve bu şekilde ne kadar gerçek olduğunuzu tahmin edebiliyorlar. Ancak bu bile satın almaya etkinizi tam olarak ölçemiyor. Örneğin 20.000 takipçisi olan biri 500.000 takipçisi olan birinden daha fazla satın almaya yönlendirebiliyor.

Şu an markaların en kolay yapabileceği istatistik istemek sanırım. Yine de takipçi satın almaları hızla büyüyor. Bununla rekabet edebilmek maalesef imkansız. Her şeyin legal yolu bulunmuş. İsterlerse sizi “keşfet”e düşürüp organik şekilde büyümenizi bile sağlıyorlar. Abone sayınız artınca zaten takipçiler doğal yoldan sizi takip etmeye başlıyor.

Bunun dışında markalar da kendi sosyal medya alanlarını oluşturup bir influencer olmaya başladı.

Ben yine de tüm bunların çok kısa sürede tükenip yepyeni mecralar ve tanıtım şekilleri gelişeceğini düşünüyorum. Sosyal medya, TV’den daha hızlı gelişiyor ve insanlar çok daha hızlı doyuma ulaşıyor. Çabuk tüketip yenisini istiyor ama artık hepsinden sıkılmaya başladılar. Onları tatmin edecek yeni platformların ve etkileşimlerin çıkacağını düşünüyorum.

Bu yazı ilk olarak Campaign Türkiye Eylül 2017 sayısında yayımlandı.