Lüksü yeniden tanımlamak

7 yıl önce

0

Mercedes-Benz USA Pazarlama Hizmetleri Genel Müdürü Mark Aikman, Mercedes Me’yi ve R/GA’in Mercedes-Benz USA iş liderliğinde, otomobillerin geleceğini tartışıyor.

Otomotiv endüstrisi kendi kendini sürebilen bir geleceğe doğru yarışırken, lüksün buradaki rolü yeniden tanımlanabilir. Otomobili icat eden Mercedes-Benz’de otonom sürüşün sinyalleri, en son modellerin bazılarında görülebiliyor fakat artan bağlılık ve kişiselleştirme, anahtar konu olmayı sürdürüyor. Mercedes-Benz USA Pazarlama Hizmetleri Genel Müdürü Mark Aikman, lüks markanın en son E Sınıfı’nı, kişiselleştirilmiş bağlantılı otomobil akıllı telefon uygulaması Mercedes Me’yi ve R/GA’in Mercedes-Benz USA iş liderliğinde otomobillerin geleceğini tartışıyor.

Helder Santo: Mercedes-Benz’in önümüzdeki 5 yıl için önceliklerinden bahseder misin?

Mark Aikman Bağlantılı hizmet tarafına kayıyoruz. Örneğin bizim Mercedes Me uygulamamız, bağlantılı araçları olan tüm müşterilerimiz için ulaşılabilir durumda. Sürücülerle daha zeka dolu yollarla mesajlaşmamızı ve bağlantı kurmamızı sağlayan bu bağlantılı araçlar çağının daha çok başındayız. Bu sistem insanların otomobilleriyle bağlantı kurmasını, yardımcı bir fonksiyonla bayilerine ulaşmalarını sağlamanın yanında birçok farklı özelliğe sahip. Eğer bugün bir Mercedes-Benz alırsanız uygulama da 5 yıl bağlantılı otomobil servisi standardıyla geliyor.

Helder Santo: Kişiselleştirme büyük bir fırsat ve lüksle eş anlamlı görülüyor. Mercedes-Benz lüksün bir sonraki adımını yaratmak için neler yapıyor?

Mark Aikman Geniş bir ürün gamı olan bir marka için, aslında kişiselleştirme biraz daha zor. Her zaman tek bir mesaj ileten bir marka değiliz. Doğru müşteriye, doğru mesajı, doğru yerde ulaştırabilmek için pazarlama portfolyomuzda birçok çeşitlilik var. Programatik pazarlama, dinamik kreatif optimizasyon ve CRM gibi bu da bir palanga sistemi. Giderek daha fazla insan bu segmente, kendilerine ait daha fazla bilgiyle geçiş yapıyorlar.

Her lüks marka için iş her zaman üründen başlar: Muhteşem şeyler satmanız gerekir. Biz de kendi tüketicilerimizi düşündüğümüz zaman onlara hem ürünle hem de ürünün ötesinde şeylerle muhteşem bir deneyim sunduğumuzdan emin olmak istiyoruz. Bu yüzden bayilerle ilişkinin de tatmin etmesi gerek. Sonrasında dijital temas noktaları ile markadan istenen her şeyin kolaylıkla ulaşılabilir olduğundan emin olmak istiyoruz. Bu da Mercedes Me’yi kişisel temasta önemli kılan nokta.

Helder Santo: Şimdi vitesi biraz değiştirelim, endüstri içinde sahipliğin düşüşe geçtiği konusunda sürekli bir konuşma var. Buradaki zorluklar neler ve sizin Mercedes-Benz’de bu konuya dair ek bir içgörünüz var mı?

Mark Aikman Elbette. “Milenyum kuşağı farklı mı?” ya da “Bağlantılı servisler nedeniyle otomotiv endüstrisi tamamen yok olacak mı?” tarzı şeyleri duymuşsundur. İnovasyonun hizmet, bağlantılılık ya da potansiyel sahiplik modelleri gibi farklı kategorilere ayrılması konusunda taşma noktasındayız fakat kökeninde, insanların kullanacağı otonom otomobili gerçekten üretecek birilerine ihtiyacımız var.

Mercedes-Benz ortağı olan Daimler’de sorulara cevap veren geliştirmeler yapıyoruz: “Müşteriye sunduğumuz diğer iş modelleri ve yaklaşımları neler?” Car2Go buna mükemmel bir cevap. Ülke ve dünya genelindeki çeşitli şehirlerde, Daimler’in en geniş şirkete ait araç filosunu yönettiği yerlerde Car2go pazarları var. Burada müşteriler yalnızca aylık ya da haftalık değil dakikalık olarak bile otomobil kiralayabiliyorlar.

Helder Santo: A noktasından B noktasına gitmek istediğiniz zaman Car2go gibi servisler mobilite sorununu çözüyor fakat bir otomobil alacağınız zaman da buna değmesini istersiniz. Yani Mercedes-Benz ve Daimler, genel bir taşımacılık anlayışıyla tüm detayları düşünmüşler. Otonomluk buna nasıl uyum sağlıyor?

Mark Aikman Otonom sürüş farklı bir pazarlama zorluğu, fakat mevcut teknoloji henüz buna gerçekten izin vermiyor. Bugünün otomobillerinin fonksiyonelliğiyle kendi kendini sürebilen otomobiller arasında hala biraz boşluk var. Bu boşluğu kapatmak için de benden, hükümetten, regülasyonlardan ve daha birçok şeyden daha zeki insanlara ihtiyaç var.

Helder Santo: Mercedes-Benz’in oynadığı rolü nasıl değerlendiriyorsunuz?

Mark Aikman Mercedes-Benz son 30 yıldır otonom sürüş üzerine düşünüyordu ve bu öncelikle “Otomobilleri nasıl daha güvenli yaparız” sorusundan ortaya çıkmış bir yükümlülük. Daimler’in kazasız sürüş üzerine bir bağlılığı var. Bugün yolda olan otomobillerin içinde bu adımı ileri taşıyan gelişmelerin giderek arttığını görüyoruz.

Geleceğe doğru kendimizi geliştirdikçe ve sürücüsüz araçlar hayatlarımıza girmeye başladıkça Daimler bu vizyona bağlı kalacak. Bu konularda bir şeyler öğrendiğim ve dünya genelinde otonom sürüşle ilgili nasıl farklı zevkler olduğunu gördüğüm bir yıl geçirdim. Mesela, Çin gibi pazarlarda, otomobil ve kişisel sahiplik Amerika’da olduğu kadar yerleşmiş değil. O nedenle Çin gibi pazarların daha çabuk uyum sağlamasını ya da otonom araçların kullanılabilmesine yardımcı olacak altyapının inşasına gönüllü olmasını görmemiz mümkün.

 

Bu yazı ilk olarak Campaign Türkiye Mart 2017 sayısında yayımlanmıştır.

Senin için
Tümünü göster
Daha İyi Bir Gelecek Platformu Kuruldu

Enerjisa Enerji ‘Daha İyi Bir Gelecek’ platformunu hayata geçirdi...