artwork

Otomobil teknolojisi için stratejiler

7 yıl önce

0

Landor Kreatif Direktörü Peter Knapp, Mobile World Congress izlenimlerini anlatırken, otomobil teknolojisinin aslında nasıl bir strateji izlemesi gerektiğini yazdı.

Akıllı markalar, teknoloji ortaklarını yarının ulaşım deneyimini iyi ve donanımlı bir şekilde içlerinde barındırdıklarında onları tanıyacaklar.

Bu ay içerisinde düzenlenen Mobile World Congress ufak bir kimlik krizi geçirmiş gibi görünüyor. Öncelikle 1987’de mobil cihazların hayatımızı nasıl etkileyeceğini geniş çaplı bir şekilde göstermek için başlayan etkinliğin, bugün şirketlerin ve geliştiricilerin kendilerini teknoloji alanında nasıl geliştirdiklerini anlattıkları bir yer haline geldiğini görüyoruz.  Bu yıl da her yıl olduğu gibi markalar sözler verdi. Tıpkı akıllı telefon markalarının arasına yerleşen Ford ve Peugeot gibi otomobil şirketleri, otomobil üreten teknoloji şirketleri olduklarına dair sözler verdiler. En geleneksel mobil endüstrinin en yeni teknolojileri kendi iş süreçlerine ve araçlarına entegre ederek kazanacağı çok şey var ki bu kesinlikle yadsınamaz. Örneğin bu yıl etkinlikte duyurulanlar arasında yapay zeka destekli Robocar da vardı. Oldukça etkileyici bir gelişme olsa da teknolojinin bu kombinasyonu, büyük otomotiv markaları için hemen kullanılabilecek gibi de durmuyor.

Ama Nokia’nın duyurduğu bağlantılı kiralık servisleri bize ulaşımın yakın geleceğine bir göz atma fırsatı sunuyor. Peki bu “bağlantılı olmak” marka açısından ne anlama geliyor? Pek çok otomobil firması kendilerini önce teknoloji olarak konumlandırmaya çalışıyor, Google ve Tesla gibi Silikon Vadisi sakinlerine karşı ürünlerinin teknolojik yönünün tam kontrolünü ellerinde tutmaya çalışıyorlar. Otomobil şirketlerinin teknolojik gelişmelere ayak uydurmaları zorunluluk gibi olsa da bu esnada yenilik yapma fırsatlarını da sınırlamamaları çok önemli. Çünkü markalar, başka şirketlerin yeteneklerini ürünlerine entegre ederek aslında sıkça yapılan bir hatayı yinelemiş oluyorlar. Entegrasyonu düşünmek yerine kimin müşteri deneyimini en iyi şekilde karşıladığını düşünün. Havayollarında önünüze gelen yemekleri düşünün: Ritz tarafından yapılanı mı yoksa taşıyıcı firma kimse onun kendi markasının yaptığını mı tercih edersiniz? Tamam, belki Ritz pek gerçekçi olmadı. Ama Airways bu yıl M&S menüsünü çıkardı ve tüketicilere kısa mesafeli uçuşlarda atıştırabilecekleri kaliteli İngiliz yemekleri sundu. Bu düşünceyi bir de otomobil endüstrisine uygulayın. Alman mühendisliğine sahip bir otomobilde Google Asistanı’nın yönlendirmeleri ve Nokia’nın bağlı kiralık servisi eşlik ediyor… Oldukça açık; müşteri tabii ki de bunu tercih eder. Bu bağlamda şirketler teknoloji entegrasyonunu oluştururken, müşteri yolculuğunu baz alarak çok daha nitelikli ve kontrollü düşünmeliler.

Peter Knapp
Landor Kreatif Direktörü

 

Bu yazı ilk olarak Campaign Türkiye Mart 2017 sayısında yayımlanmıştır.