artwork

Eğlence sektöründe devrim zamanı

7 yıl önce

0

Elektronik müziğe uzun zamandır büyük destek veren Burn Enerji İçeceği, bu desteği Big Burn ile taçlandırıyor. Burn Saha Pazarlama Müdürü Gökçe Özer’le festival detaylarını konuştuk.

Yıllardır çeşitli festivallere verdikleri sponsorluk desteğinin ardından bu yaz yepyeni bir atılım gerçekleştiren ve kendi ruhundan aldığı enerjiyi kendi festivalini yaratmak için kullanan Burn Enerji İçeceği, 21-23 Temmuz tarihleri arasında tüm elektronik müzik tutkunlarını Suma Beach’te Big Burn’le buluşturacak. 60 saat boyunca, 5 sahnede 100 DJ’in çalacağı Big Burn’le ve Burn’un festival stratejisiyle ilgili detayları, kendisi aynı zamanda DJ olan Burn Saha Pazarlama Müdürü Gökçe Özer ile konuştuk.

Seda Büktel Öncelikle festivaller Burn için neden bu kadar önemli? Neden başka bir alanı sahiplenmediniz ve neden elektronik müzik?
Gökçe Özer Bugün, herhangi bir marka olarak ergenlikten olgunluğa doğru ilerleyen bir bireye ulaşmanızın temelde 2 yolu var; müzik ya da spor. Elektronik müzik de, gelişim sürecini takip ettiğinizde en kısa sürede en büyük ivmeyi yakalamış ve daha henüz büyüme sürecinin de başlarında yer alan, özellikle 16 yaş ve üzeri tüketicinin sonradan tanışarak değil, direkt içine doğarak beraber büyüdüğü müzik tarzı. DJ’lerin popstarlara dönüşmeye başladığı 2010’larda önümüzdeki 10-20 yıl içinde pop müziğin tamamen elektronik odaklı olacağını düşünüp yatırımımızı da uzun vadeli yapıyoruz.

Festivaller ise hem ürünümüzün tüketiminin çok fazla olduğu bir mecra hem de ülkemizin geçirdiği sıkıntılı zamanlara baktığımızda, gençleri bir araya getirecek, hayatı normalde döndürecek işlerin yapılmasının tam zamanı. O yüzden, özellikle eğlence sektörü ile ilgili birçok olumsuz haberlerin geldiği, mekanların kapanıp, etkinliklerin iptal olduğu bir dönemde bu tip bir yatırımın gerekli olduğunu düşünüyoruz.

Seda Büktel Müziğin ve sporun sizin hayatınızda da ayrı bir yeri var. DJ’lik, koşu, basketbol gibi farklı alanlardaki profesyonel tarafınızı sürekli işinize entegre ettiniz. Burada siz ve marka olarak gerçekten özdeşleşen iki ruh olması sayesinde mi bu sürdürülebilir başarı var yoksa kişinin hobilerini işiyle uyumlu hale getirmesi istenince her şekilde mümkün mü dersiniz?
Gökçe Özer Burn markasının global oyun alanları benden önce belliydi, ben o alanlara dahil oldum. Ancak tabii ki bir işi iyi bilerek, detaylarına hakim olarak yapabilmek hem işinizi kolaylaştırıyor hem de daha büyük planları yapabilmenizi sağlıyor. Benim de geçmiş tecrübelerim bu konuda oldukça işe yaradı. Bu kültür adına, elektronik müziği kendine hedef alan bir markayı bir DJ’in yönetmesinden daha olumlu bir şey olamaz. Fakat günün sonunda işimiz enerji içeceği satmak olduğundan, önemli olan bu kültüre yapılan yatırımı ticarete çevirebilmek. Bizim şu anda yapmaya çalıştığımız şey de tam olarak bu. TV reklamı yapmayıp bu parayı bu dünyaya yatırıyor ve karşılığının TV reklamından çok daha sürdürülebilir olduğunu ispat etmeye çalışıyoruz.

Seda Büktel Destek verdiğiniz birçok festivalin ardından şimdi Burn olarak kendi festivalinizi yapıyorsunuz. Neden böyle bir değişikliğe karar verdiniz ve süreç nasıl işledi başından sonuna? İlerde bu festivali farklı şehirlere de yaymayı düşünüyor musunuz?
Gökçe Özer Big Burn, İstanbul’un çok uzun zamandır eksikliğini hissettiği gerçek festival ruhunu geri getirmeye çalışıyor. 60 saat non-stop, 5 sahneli, kamp alanlı, 100 DJ’in çaldığı, dünya standartlarında bir iş, bugün artık bir sahne / 2 sanatçı koyup 5 saat müzik çalıp adına festival dediğiniz şeylere benzemiyor. Bizim amacımız İstanbul’da uzun süredir yaşatılmayan bir deneyimi yaşatmak. Bunun yanı sıra Ankara, İzmir ve Eskişehir’de festival anasponsorluklarımız devam ediyor. Big Burn de eğer başka bir şehre giderse, bu ancak yurt dışındaki diğer büyük Burn pazarlarına doğru olur. Başka bir şehre gidip işi bölmektense İstanbul’u çok daha büyük yapmayı tercih ederiz.

Seda Büktel Son dönemde dans konusunda da özellikle gençler arasında artan bir ilgi var. Bu alanı insanlar için daha ulaşılabilir kılmak adına sponsorluk, etkinlik gibi çalışmalarınız var mı ya da düşünüyor musunuz?
Gökçe Özer Burn Energy Drink olarak geçen senenin en büyük Hip Hop / Breakdance etkinliğini gerçekleştirdik. Burn Battle School bu sene başka bir isimle Adana’ya gidecek. Burada geçen seneki işimizi daha da büyüteceğiz.

Seda Büktel Türkiye’deki müzik festivallerinin işleyişine, bunlara gösterilen ilgiye ve festival alanlarına bakınca yorumunuz ne olur? Artılar, eksiler veya markalar için fırsatlar neler?
Gökçe Özer Türkiye eğlence sektörü çok büyük bir devrimin başlangıcında. Artık eski mekanlar/yüzler/işler hayatımızdan çıkıyor ve yenileri geliyor. Ancak maalesef ana akım medya bu gelişmenin o kadar uzağında ki bu durumun farkında bile değiller. Haliyle tüm yatırımlarını bu ana akım medyanın içinde seslerini duyurmak üzerine yapan markalar da bütçelerini çok daha risksiz olarak niteledikleri TV reklamlarına ve sosyal medya projelerine harcıyorlar. Kendi markamız adına konuşayım, enerji içeceği tüketicisine TV karşısında ya da bir ekran aracılığı ile ulaşamayız. Onların oldukları yerde olmamız, eğer öyle bir yer yoksa, o yeri yaratmamız lazım.

Seda Büktel Burn Residency’de Furkan Kurt Türkiye’yi temsil etmek için İbiza’ya gitmişti. Sonuçlar nasıl? Genele baktığınızda Türkiye’de elektronik müzik temsiliyetini nasıl değerlendirirsiniz?
Gökçe Özer Türkiye’de elektronik müzik 25 yıldan uzun bir mazisi olan, tüketici anlamında da iniş çıkışlar yaşamış bir tür. Ancak kendi kemikleşmiş kitlesini hiç kaybetmedi, haliyle kendini yeniliyor ve yeni yıldızlara ihtiyacı var. Bu işin müşterisi 40-50 yaşındaki DJ’lerden çok gençleri görmek ve izlemek istiyor. Ancak burada da tıpkı yukarıda belirttiğim bir “garanticilik ve riskten kaçınma” söz konusu, o yüzden de yeni isimlerin önünü açabilmek için elimizden geleni yapmaya çalışıyoruz. Burn Residency uluslararası anlamda bir DJ’in önünü açmaya çok müsait ve Furkan da bu yolda gitmeye çok uygun bir aday. Şu anda son 16’ya kaldı ve yoluna devam ediyor. İbiza’da çalacak, Big Burn Istanbul’da bir headliner gibi ağırlanacak, İsviçre’de Luciano’nun evinde stüdyoya girecek. Bunlar parayla satın alabileceğiniz deneyimler değil. Furkan’ı çok büyük bir gelecek bekliyor. Ancak bunun ne kadarını değerlendirebileceği tamamen ona kalmış.

Bu röportaj ilk olarak Campaign Türkiye Temmuz 2017 sayısında yayımlandı.